İşçi İşveren ve Emek dünyası#

Herkes şirketini yarınlara taşımak istiyor ancak bu konuda bedel ödemeye hazır çok az yönetici ve patron var.

Sahanın nabzını tutamayan şirket rekabette kaybediyor. Masa başında hazırlanan raporlar her zaman pazar gerçeğini yansıtmıyor. Pazardaki bayii dinlemeden, çalışanı anlamadan başarmak mümkün değil.

Müşteriyi dinleyen, dikkate alan kazanıyor. Müşterinin en ufak şikayetini önemseyen şirketlerin sırtı zor yere geliyor.

Çalışanlarına değer veren şirketler pazarda daha başarılı olur. Bu bize personelin kendisini değerli hissetmediği takdirde istifa etme olasılığının yüksek olduğunu gösterir. Şirketlerin bunu söylemde değil eylemde göstermeleri, çalışanın bunu hissetmesi başarıyı tetikler. Pazar kaybı yaşayan şirketin ilk önce çalışanlarına verdiği değere bakması gerek. 

Yıllar önce bende bir meslek odasında çalıştım. İki farklı yönetim gördüm, özellikle ikincisinin durumu içler acısı idi. Bu bahsettiğim yönetim 3. dönem idi ve ilk dönem anlayışının devamı idi. 

Bana kalırsa devlete karşı olanların sistematik olarak birileri tarafından özellikle yerleştirildiği örgütlenmelerdir. Tabi ki hepsinin günahını alamam, aralarında sadece işini yapan emekçi kardeşlerde vardır mutlaka.

Kendimden örnek verecek olursam sözüm ona bir meslek kuruluşu olan ve çalışanların haklarını savunmak için var olan bu yapı :) ilk olarak kendilerinden olmayan ben gibi bir emekçiyi harcadılar. 

Şimdi esas konuya gelecek olursak, esnaf sanatkarlar odası, esnaf kardeşim için piyasa şartlarından daha uygun koşullarda kredi imkanı sağladı. Bunun için oda tüzüğünde olmayan bir faaliyet alanında bulunduğu için ve tabi sömürü düzenine dahil edilmesi için kardeşimi hemen tüzükleri doğrultusunda bir faaliyet alanına dahil olması için bir NACİ kodu verdiler ve bunu git muhasebecin dilekçe versin ve vergi levhana işletsin dediler. Sonra 800 tl kadar oda üyelik parası ve hiç hakları olmadığı halde ki haram zıkkım olsun, 300 tl de dosya ücreti aldılar, ne dosyasıysa. Sonra bizi "ilgili dosya" ile Halk bank şubesine gönderdiler, tabi uygun oranda kredi kullandırıldığı için, zorunlu olarak BES, KREDİ KARTI VE KREDİ SİĞORTASI yaptırdılar, hadi sigortayı anladık da kredi kartı ve BES nedir be kansızlar. nasıl bir ahlaksız kara düzendir böyle. 

Dünya için "SİL BAŞTAN" bir düzen lazım. herşeyin yıkılıp tekrar imar edilmesi lazım yoksa bu şerefsizler dünyasında yaşamak normal insanlar için artık zul olmuştur. 

Getir aldığı 128 milyon dolar ile Avrupa'ya açıldı.. darısı ülkemizdeki diğer start-up'ların başına

Efendim fiyatlar pahalı olabilir. Lakin bazı durumlarda faydası da olabilir. Buyur burdan yak

Getir i ilk kez deneme şansım oldu, fiyatlar aşırı yüksek,  ayrıca frenchise alan bir yakınım bunu doğruladı:)

Asgari ücret oldu 2.825 tl Almanya'da 1500 euro civarı hadi onlar rakamsal olarak bizim yarımız kadar maaş alsın.. bizim asgari ücret ile bir markete girsek ve alışveriş yapsak dört beş kişilik bir ailenin bir aylık mutfak ihtiyacını alsan bir sepet doldurur belki biraz daha fazla bişeyler gelir.. ama zannımca Almanya da 1500 euroya en az 5 sepet aynı malzemelerden alırsın.. bu mu açıklanan en iyi satın alma gücü.. Saygılar..

Asgari ücrete ne zaman zam yapıldığı haberini okusam Rahmetli Levent Kırca'nın meşhur ve bence ölmez parodisi  geliyor aklıma istemsizce gülüyor ve gülüyorum .

Linki paylaşmayacağım zira siz hangi skeç olduğunu anladınız bile.

Ve beklenen açıklama geldi.. 

2021 Asgari ücret 2.825 TL olarak açıklandı..

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk açıklanan asgari ücret ile Avrupanın en iyi satınalma gücüne kavuştuk dedi.. 

Diğer bir bakan da artık asgari ücret ile fazladan 15 kg et alınabilirmiş.. tabi et ve balık kurumundan.. yani mahalle kasabından alırsan en fazla 7-8 kg alırısın.. 

Aslında bende EYT mağdurlarından birisiyim,

Çok genç yaşta çalışmaya başladım ve normal şartlarda 39 yaşımda emekli olmaya hak kazandım.

2008'de çıkartılan 1999 öncesi sigortalı yasası diye bilinen yasaya göre bile şartlarımı doldurmuş olsam bile bir türlü bu problem çözülemediği için emekli maaşına hak kazanamadım.

Devlet yasal düzenlemeler yaparken dünyanın dört bir yanına yardım götürmekle beraberi milyonlarca sığınmacıya kucak açarken, dünyanın dört bir yanındaki ecdat yadigarı tarihi eseri onarıp kullanıma açarken bütçede EYT'nin çok büyük bir yük olacağını neden ilan ederde rakamlarla izah etmez ?

EYT'nin devlete maliyeti nedir ?

Yurt içi ve yurtdışı yardım ve mağdurlara harcadığımız rakam nedir ?

Şu konunun yanlış olduğuna sonuna kadar katılıyorum hükümte ;

25 sene boyunca emeklilikte alacağın maaşın 3 te birini pirim öde, 39 yaşında emekli ol, ALLAH ömür verirse 80-90 yaşına kadar maaş al !!!

Devlet nasıl dayansın ? EYVALLAH SÖZÜMÜZ YOK AMMA ;

Bu yasalarıda yapan zamanın hükümetiydi !!!

Bundaki çözüm önerim Emeklilikte Yaşa Takılanlara bir yaş sınırı getirip o yaşta EMEKLİ OLDUKLARI TARİH BAZ ALINARAK ESKİ MAAŞLARININ TOPLAMI TEK SEFERDE ÖDENMEK KAYDIYLA emekli edilsinler.

Misal ben ; 39 yaşında hak kazanmışsam emeklililğimve emekli maaşımı 52 yaşında almaya başlayacaksam aradaki kayıp olan yılların emekli maaşı tek seferde hesabıma yatırılsın ve ben 52 yaşında maaşımı alayım.

Çözüm üretmek istedikten sonra çözüm bulmak mümkün, ancak ben ne dersem o olur, sadece benim fikrim önemli gerisi hava civa, gittiği yere kadar böyle gitsin bi ara bakarız derseniz bir yerden sonra kontrolü kaybeder ve şarampole yuvarlanırsınız.

Çözüm üretmeye çalışmak, problemi çözmeye çalışmak için çaba sarfetmek bile bir İYİ NİYET GÖSTERGESİDİR.

Az önce açıklanan TÜİK verisine göre mart ayı işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayına göre 0,9 puan azalışla yüzde 13,2 oldu.

Şimdi merak ediyorum.. geçen yıl mart ayında coronavirüs yoktu bu yıl mart ayının sonlarında onbinlerce işçi işinden oldu taki nisan ayında hükümet işten çıkarmaları yasaklayana kadar.. işten çıkarılanlardan ikisi de benim aile ferdim.. 

Nasıl oluyorda dünyada ki kriz ortamında ve ülkede herşey rezalet derecede iken işsizlik düşüyor.. buda devlet kurumlarının ve siyasi iktidarın güvenilirliğini ortaya koyuyor..

Getir denen firma maaşları tam yatırır ancak elden verdiği mesai ücretlerini kesintiye uğratır. bunun adı emek hırsızlığıdır.. 

dolayısıyla resmi kayıt yok.  şubeler franchise ama isverenler bunu şirket prosedürü olarak açıklıyormuş.. çalışan hakkını da arayamıyor bunu ifşa ettiği an işinden olacak biliyor.. 

Göz göre göre bu karantina sürecinde evinde kalan milyonlarca insanın ihtiyaçlarını ulaştıran bu emekçilerin alın terlerini çalıyorlar.. 

Getir'den bir daha bir şey almam..

Milyonlarca emeklinin beklediği SGK ile Ziraat Bankası arasında gerçekleştirilecek olan promosyon pazarlığına çevrildi.

İlk olarak 2017 yılında promosyon almaya hak kazanan emekliler geçen üç yıllık sürenin ardından yeniden promosyon ücreti almaya hak kazandı.

Pazarlık sonucu ortaya çıkan yeni taban rakamlara göre;

Maaşı 1.500 TL'ye kadar olan emeklilere 500 TL,  1.500-2.500 TL arasında olan emeklilere 625 TL ve 2.500 TL üstünde olanlara ise 750 TL tutarında promosyon ödemesi yapılması kararı alındı.

 yeni artış oranının Yüzde 66 olduğu görülüyor.. 

13 milyon emekliye toplamda 9 milyar TL promosyon ödenmesi öngörülüyor. 

Emeklilerimize hayırlı olsun..

Türkiyenin yapısal en önemli sorunlarından biri işsizlik.. ve son rakamlarda her ne kadar %13.3 görünse de muhtemelen en az %18 civarı olduğunu düşünüyorum.. 

Piyasa da işiler hükümetin aciz politikaları yüzünden taban yapmış durumda birde aç gözlü işverenler yüzünden ucuz işçilik taleplerini suriyeli sığınmacılardan sağlıyorlar..

Ve doğrudan bakıldığında piyasadaki toplam işsizliğin yarısından fazlası bunların yüzünden..

her 4 gegnç deniyor ama bence her 3 gençten biri işsiz durumda.. insanlar akın akın bu ülkeden gitmenin fırsatını kovalamakta.. 

Çözüm : kesinlikle üretim ekonomisi, yapısal reformlar ve ülkedeki adalet sisteminin herkes için eşit olması sağlanmalı..

2020'de kıdem tazminatı tavan ve taban fiyatları değişti. 

Asgari ücrete yapılan yüzde 15,03'lük zamla birlikte kıdem tazminatıda taban fiyat 2.943 TL, tavan fiyat ise 6,699 TL oldu.

Bu fiyata memur ocak zammı ile enflasyon farkı da eklenecek. Peki kıdem tazminatı nasıl hesaplanıyor? Kıdem tazminatına hangi paralar dahil edilmiyor?

Aynı iş yerinde en az 1 yıl çalışanlara kıdem tazminatı ödeniyor. Tazminat ödenirken ise son brüt ücret dikkate alınıyor. 

Çalışılan yıl ve gün sayısına göre her yıl için bir brüt maaş olmak üzere hesaplama yapılıyor, bu ücretten sadece damga vergisi kesiliyor.

Düzenli ve nakit olarak ödenen paralar da brüt ücrete ekleniyor. Yıllık izin ücreti, evlenme yardımı, hafta tatil ücreti, bayram harçlığı, hastalık yardımı, genel tatil ücreti, doğum yardımı, ölüm yardımı, izin harçlığı gibi düzenli ödenmeyen paralar ücrete dahil edilmiyor. 

Ülkede en düşük zam asgari ücretlilere uygulanıyor. mantıken hiç bir asgari ücretlinin mevcut iktidara oy vermemesi icap ediyor:). asgari ücret artışı için referandum yapılabilir. 

Vee asgari ücret 2.324 tl oldu.  aç daha aç, zengin daha zengin, millete hayırlı uğurlu olsun.

Bir asgari ücret önerisi de Yeniden Refah Partisi'nden: En az 3 bin lira olmalı demişler.

Son haftaların tartışmalı konusu asgari ücretle ilgili bir öneri de genel başkanlığını Fatih Erbakan'ın yaptığı Yeniden Refah Partisi'nden geldi. 

Partiden yapılan yazılı açıklamada "Günümüz şartlarında asgari ücret en az 3 bin lira olmak zorundadır" denildi. 

Disk in 3200 lr olması gerektiğini söylediği Asgari Ücreti muhtemeldir ki hükümet kuklasıı sendikalar olan Türk iş 2578 lr olmasını ve TİSK ise daha fena 2262 lr olmasını istiyor. artık hangi patrondan ne kadar aldılarsa.. 

Ülkemin güzel ve becerikli emekçisi on yıllardır bu zalimlerin elinde sömürüle sömürüle canından bezmiş.

Şu şartlarda DİSK in önerisini yüksek bulabilirsin ancak maaşı olması gerektiği 2600  2700 bandına çıkarıp ve vergiden muaf tutarsan çalışanın eline 3000 lr nın üzerinde bir rakam geçer. buda insan onuruna yakışır bir yaşam düzeyini kısmet olumlu yönde geliştirir. tabi yeni islamcı sosyetenin yanından bile geçemez ama önemli de değil beklenti o yönde değili çünkü.. 

Tabi yüce devletimizde ücretler artınca fiyatlar genel düzeyine müdahalelerde buunması gerek çünkü piyasaya yüksek ücret enjekte edildiğini anlayınca ahlaksızlar ve fırsatçı tüccarlar fiyatları yukarı çeker yani sil başta olmasın.. 

Malum enflasyonun artması işsizliğe ve talep yetersizliğine ordan da faizere kadar bir süreci hem halk hemde devlet açısından istenmeyen noktalara taşır..

Açlık sınırının 2.102 lira, Yoksulluk sınırının 6.849 lira, olduğu bir ülkede asgari ücretin 2020 lira olması tek kelimeyle zulümdür. 

Birde utanmaz çalışma bakanımız yok asgari ücret bilmem kaç kat artmış lan paranın değeri aynımı ki.. utanmazlar. çok kelime var ama hepsi de yetersiz kalıyor duygularımı anlatmaya..

Bunların yaptığı Emeğe zulümdür, Emekçiye zulümdür, İnsana zulümdür. 

ZALİMLER İÇİN İYİ Kİ CEHENNEM VAR



İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesi sayılıyor. Çalışma Süreleri Yönetmeliği’ne göre, işyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmi süreli çalışmadır. Örneğin; işyerinde haftalık 45 saat tam süreli çalışma yapılıyorsa, 30 saatin altındaki çalışmalar kısmi sürelidir.

İş hukukunda kısmi süreli çalışan işçilerle ilgili farklı işlem yasağı vardır. Buna göre, kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir. Özet olarak, kısmi süreli çalışanlara tam süreli işçilere uygulanan iş mevzuatı hükümleri uygulanır.

İşçinin işe belli bir süre devam etmemesi halinde, bu durum gerekçe gösterilerek, işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesinde dikkat edilmesi gereken ince noktalar bulunmaktadır. Nitekim işveren tarafından bu gerekçe ile derhal işçi çıkartılmasında atılacak yanlış adımlar telafisi zor durumları ortaya çıkartabilecek olup işverenin ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, iş güvencesi tazminatı ve gereksiz mahkeme masrafları ile karşı karşıya kalmasına neden olabilecektir.

Devamsızlık gösteren işçinin iş sözleşmesinin derhal feshedilmesine ilişkin hükümler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının II/g bendinde yer almaktadır. Söz konusu hükme göre; işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi halinde işveren iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir.

 

Gerekli Koşullar

Kanun hükmünden de anlaşıldığı üzere devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesinin derhal feshinde üç koşul bulunmaktadır:

1. Süre: Devamsızlığın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü olması gerekmektedir. Buradaki işgünü kavramı, işçi bakımından çalışılması gereken günü ifade etmektedir.

2. İzin: Devamsızlıkla ilgili işçinin işverenden izin almamış olması gerekmektedir.

3. Neden: Devamsızlığın haklı bir nedene dayanmaksızın yapılmış olması gerekmektedir.

Bu üç koşulun bir arada bulunmaması halinde işveren işçiyi derhal işten çıkartamayacak olup iş sözleşmesini ancak ihbar önellerine uyarak genel hükümler çerçevesinde feshedebilecektir.

 

Tutanakla Tespit Gereklidir

İşçinin devamsızlığının tespitinde işveren tarafından dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise devamsızlığın tutanakla ispat edilmesi gerektiğidir. (Yargıtay 9. HD’nin 2002/2375 sayılı kararı)

Tutanakta işçinin işe gelmediği süreler, izin alınmadığı ve haklı nedenin bulunmadığı net bir şekilde yazılmalı ve işyerindeki bölüm sorumlusu, yoksa mesai arkadaşları ile birlikte imzalanmalıdır. Tutanağın tek imzalı olmamasına dikkat edilmelidir.

İşverenin tutanak, tanık ve işyeri kayıtlarıyla kanıtladığı devamsızlık, sadece işçi tanıklarının beyanlarına dayanılarak yok sayılamaz. (Yargıtay 9. HD’nin 1992/5041 sayılı kararı)

 

Haklı Nedenin Tespiti

İşçi tarafından yapılan devamsızlığın haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı hususu bu konuda en fazla uyuşmazlığa neden olan noktadır. Bu sebeple işverenlerin devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesini feshederken gerçekten haklı bir nedenin olup olmadığını titiz bir şekilde araştırması gerekmektedir. Aksi halde tazminat ve dava masraflarıyla karşı karşıya gelebilirler. Bu konuyla ilgili aşağıdaki gibi birkaç örnek verebiliriz:

  • İşçinin işbaşı yaptığı gün verilen işi ağır bularak değiştirilmesini talep etmesi halinde işçinin o gün için devamsızlığından söz edilemez. (Yargıtay 9. HD’nin 1992/690 sayılı kararı)  
  • İşçinin akraba veya yakınının ölümü, dini bayram görevlerinin yerine getirilmesi, seçime katılması, hastalanması, karısının, çocuğunun veya anne/babasının hastalanması, eşinin doğum yapması, nişanlanması gibi nedenler muhtelif Yargıtay kararlarında devamsızlıkta haklı neden olarak gösterilmiştir.
  • İşçinin rapor bitiminden sonra Kanunda yazan süreleri aşan şekilde işe gelmemesi, bayram tatillerinden sonra izin almadan tatilini uzatması, ücret zammına ilişkin tartışma sonrası işi bırakıp bir daha işyerine gelmemesi, gibi nedenler muhtelif Yargıtay kararlarında devamsızlıkta haksız neden olarak gösterilmiştir ve işveren tarafından iş sözleşmesi derhal feshedilebilecektir.
  • Tutuklanan ve tutuklandıktan sonra beraat eden işçinin tutukluluğu sırasında işe gelmemiş olması devamsızlık olarak nitelendirilemez. (Yargıtay 9. HD’nin 1997/132 sayılı kararı)
  • Ücretsiz izin talebi işverence kabul edilmeyen işçinin işe gelmemesi durumunda işverenin iş sözleşmesini derhal feshi yerindedir. (Yargıtay 9. HD’nin 2003/23567 sayılı kararı). Ancak işçinin isteği olmaksızın işverence ücretsiz izne çıkartılan işçinin devamsızlık nedeniyle sözleşmesi feshedilemez. (Yargıtay 9. HD’nin 2005/12852 sayılı kararı)

Limitleri Aşmayan Devamsızlık

İşveren tarafından devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesinin derhal feshedilebilmesi için devamsızlığın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü olması gerekmektedir.

Şayet işçi bu limitleri aşmadan devamsızlık gösteriyorsa derhal fesih hakkı doğmaz ama işveren 4857 sayılı Kanun’un 18/1 maddesine göre işçinin davranışına dayanan geçerli fesih hakkını kullanabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus işçinin kıdemine göre, feshin belli süre önceden işçiye bildirilmesi, yani ihbar sürelerine uyulmasıdır. Aksi halde işveren ihbar tazminatı ödemek zorunda kalacaktır.

Az önce küçük bir hesaplama yaptım..

Aylık agi dahil 5000 lr gelir elde eden bir çalışanın işverene yıllık maliyeti yaklaşık 103bin tl ve bu rakamın yaklaşık %40 nı devlet kesiyor.. 

Ve otomatik olarak akla gelen devlet hangi zenginin yani yılda milyonlar kazanan ailelerin gelirinin %40 nı alıyordur..

mümkün mü? bence değil 

Sonra bu ülkede neden vergi ödeme kültürü oluşmuyor diye hayıflanıyorlar..